(Dünden devam)
Mehmed Kayalar’ın Müdafaasından:
Otuz seneden beri gizli din düşmanlarının, komünistlerin ve masonların tahrikâtıyla Risale-i Nur Şakirdleri, birçok mahkemelere sevk edilmişler. Âdil mahkemeler de o hain, gizli din ve Kur’ân düşmanlarının ettikleri iftiraları inceden inceye tetkik etmişler, “Bunlarda bir suç yok; kitaplar ise, faydalı kitaplardır” diyerek, çok mahkemeler beraetle neticelenmişlerdir.
Temyiz Mahkemesi de, üç defa mahkemelerin beraet kararını tasdik etmiş. Hüküm kaziye-i muhkeme haline geldiği halde, memleketi umumî bir dinsizliğe sürüklemek için, perde arkasındaki din düşmanları, faaliyetlerini mütemadiyen tazelemişler, sükûn ve asayişe pek çok muhtaç olan memleketimizi bu cihetten zaafa uğratmak için adliyeleri, mahkemeleri daima hainâne tertiplerle meşgul etmişlerdir.
Evvelce şifahen dahi arz ettiğim vecihle, Selef-i Salihînin bıraktığı kudsî tefsirler iki kısımdır: Bir kısmı ahkâma dair tefsirlerdir, diğer bir kısmı da âyât-ı Kur’âniyenin hikmetlerini ve iman hakikatlerini tefsir ve izah ederler. Selef-i Salihînin bu türlü tefsirleri çoktur. Hususan Gavs-ı A’zam Şah-ı Geylânî, İmam-ı Gazalî, Muhyiddin-i Arabî, İmam-ı Rabbânî gibi zevat-ı kiramın eserleri, bu kısım tefsirlerdir. Bilhassa Mevlâna Celâleddin-i Rumî Hazretlerinin Mesnevî-i Şerif’i de bu tarz, bir nevi manevî tefsirdir. İşte, Risale-i Nur, bu tarz tefsirlerin en yükseği, en mümtazı ve en müstesnasıdır. İşte, madem bu tarz tefsirler mütedavildir, kimse ilişmiyor; Risale-i Nur’a da ilişmemek lâzımdır. İlişenler Kur’ân’a ve ecdada düşmanlıklarından ilişirler.
Risale-i Nur, erkân-ı imaniyeyi ve âyât-ı Kur’âniyeyi tefsir ederek, öyle bir tarzda beyan eder ki; hiçbir münkir, hiçbir dinsiz, o hakikatleri inkâr edemez. Hem riyazî bir kat’iyetle ispat eder, göze gösterir, aklı doyurur, letâifi kandırır; artık hiçbir imânî ve Kur’ânî hakikati inkâra mecal kalmaz. Bundan dolayıdır ki, dinsizler, komünistler, bu memlekette Risale-i Nur varken mel’unâne fikirlerini saha-i tatbike koyamadıklarından ve bir manevî bekçi gibi Risale-i Nur daima karşılarına çıktığından Risale-i Nur’un her vecihle neşrine set çekmeyi gaye edinmişlerdir.
İşaratü’l-İ’caz, s. 319
LÛGATÇE:
erkân-ı imaniye: imanın rükünleri, esasları.
kaziye-i muhkeme: kesinleşmiş hüküm, bir daha bozulamayacak karar.
letaif: latifeler, hisler, duygular.
mütedavil: tedavülde bulunan, tedavül eden, elden ele geçen, gezen, kullanılan.
riyazî: matematikle ilgili, riyaziyeye ait; delillere dayanan.
Selef-i Salihîn: Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ilk rehberleri ve Ashab ile Tabiînin ileri gelenleri ile Tebe-i Tâbiînden olan Müslümanlar.