(Dünden devam)
Mehmed Kayalar’ın Müdafaasından:
Bütün semavî kitapların ve bütün peygamberlerin en büyük davası, Hâlık-ı Kâinat’ın ulûhiyet ve vahdaniyetini ilândır. Kur’ân, baştan başa tevhidi gösterir. İşte Asâ-yı Mûsa da Müslümanlara ve umum beşeriyete Cenab-ı Hakkın birliğini ve delâil-i vahdaniyetini güneş gibi göstermesinden, en büyük bir mütefekkir ile bir dinsizi ve bir feylesofu hakaik-ı imaniyeyi tasdike mecbur ettiği gibi, en âmî bir adamın da en yüksek hakikatleri, en büyük bir sühuletle anlamasını temin eden, tevhidi gösteren, âyât-ı Kur’âniyenin en kudsî bir tefsiridir. Aynen ismi gibidir. Nasıl ki Mûsa Aleyhisselâm, elindeki asâsıyla kara taşlardan, çorak vadilerden, ateş fışkıran çöllerden âb-ı hayatı fışkırttığı gibi, Asâ-yı Mûsa da vahdaniyet-i İlâhiyeyi ispat etmesiyle dünya ve ahiret âlemlerini ziyadar edecek tevhid nurlarını fışkırtıyor, taş gibi kalpleri, mum gibi eritiyor; şavkı ile gönülleri teshir ediyor.
Hem madem mahkemelerin beraeti mevcut ve vicdan hürriyeti var ve hiçbir memlekette ilim ile iştigal edenlere ilişilmiyor, şu halde ulûm-u evvelîn ve ahirîni câmi’ olan Risale-i Nur’a da ilişilmemek lâzımdır.
Risale-i Nur yurdun asayişine, sükûn ve selâmetine hizmet ettiğine delil, milyonlar talebelerinin hiçbirisinde bir vak’anın görülmemiş olmasıyla beraber, hepsinin de namuskârâne faaliyetleriyle müstakim görülmeleridir. Risale-i Nur Külliyatı, Asâ-yı Mûsa ile birlikte kütüphane-i mesaimin hariminden alınmasıyla, her türlü suç unsurunun mevcudiyetini bizzat ref’ eder. Zira, her münevver adam, kütüphanesinde her nevi kitabı bulundurur, okur tetkik eder. Mel’unâne fikirleri neşreden ve anarşistliği telkin eden kitaplar bile kütüphanelerde açıkça tetkike tâbidir.
Hülâsa: Risale-i Nur, Kur’ân’ın bu asırda en yüksek ve en kudsî bir tefsiridir. Hakikatleri semavîdir, Kur’ânîdir.
O halde Kur’ân okundukça, o da okunacaktır. Risale-i Nur, mücevherat-ı Kur’âniye hakikatlerinin sergisidir, pazarıdır. Bu ulvî pazarda herkes istediği gibi ticaret yapar. Uhrevî, manevî zenginliklere mazhariyeti temin eder.
İşaratü’l-İ’caz, s. 321
LÛGATÇE:
delâil-i vahdaniyet: Cenab-ı Allah’ın umum eşyada birden görünen birlik tecellisinin delilleri.
hakaik-ı imaniye: iman hakikatleri.
Hâlık-ı Kâinat: kâinatın yaratıcısı, Allah.
harîm: herkesin giremeyeceği yer.
kütüphane-i mesai: içinde çalışılan kütüphane.
mücevherat-ı Kur’âniye: Kur’ân’ın içinde bulunan mânevî mücevherler.
ulûhiyet: ilâhlık.
ulûm-u evvelîn ve ahirîn: öncekilerin ve sonrakilerin ilimleri.
vahdaniyet: Allah’ın birliği.